On bir ayın sultanı Ramazan’ı tamamladık. Birbirimizin iftar sofralarına konuk olduk, kaynaştık, dostluklarımızı pekiştirdik. Fitrelerin ve zekâtların bereketiyle yaralarımıza merhem, dertlerimize şifa olmaya çalıştık.
İmsakin bereketi, iftarın sevinci, teravihin birlik ve beraberliği, mukabelenin huzuruyla arınıp bayrama ulaştık. Şimdi birlikle, dayanışmayla ve kardeşlik ruhuyla Ramazan Bayramı’nı yaşıyoruz. Mübarek olsun!
11 ilimizi etkileyen depremlerde kaybettiğimiz canlar, İslam ülkelerinde yaşanan sıkıntılar, Mescid-i Aksa’nın yine Siyonist saldırganlığa hedef olması sebebiyle bu bayramı da hüzünle, acıyla karşılıyoruz.
Her şeye rağmen ülkemizde ve bütün İslam coğrafyasında, Ramazan ile harekete geçen ancak devamlılık arz etmesi gereken doğrulma ve dayanışma ruhu, bize hem gelecek gerçek bayramların, hem bayram tadında yaşanacak geleceğin müjdesi olmaktadır.
İslam âleminin refah, kurtuluş, başarı hamle ve haberleriyle sevinip umutlanmayı özlediğimiz bu dönemde, özgürlüğün ve kardeşliğin esenlik ortamında daha aydınlık bir gelecek umarak bayrama giriyoruz. Çünkü bayram, İslam milleti için umudun ifadesidir, umudu yitirmemektir, onu daima diri tutmaktır. Bayram, bu anlamıyla alelade tatil günleri değil, hem Ramazan ayının bir mükâfatı hem de geleceği canlı kılan umut, barış ve güvendir. Umutsuzlukları, karamsarlıkları, kırgınlıkları, küskünlükleri kalplerimizden söküp atarak bayramı hem yaşamalı hem de yaşatmalıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle, Ramazan Bayramının ülkemiz, gönül coğrafyamız, tüm mazlumlar, mağdurlar ve kimsesizler için iyiliklere, güzelliklere vesile olmasını temenni ediyoruz.